26 Ekim 2015 Pazartesi

Katip'e

Nasıl değiyor sanıyorsun " benim ellerim sana" ? Senin ise başka bir damağın tadına. Hep lafla kalabalıkla yürüyor bu gemi, peynir tabağı kutuda. 
Zaten kimseye adil değil cümleler
Benim ne çıkarım var bu işten, üç beş güzel kelam bana ne katar ?
Herkesin iyi sözü kendine kadar. 
Şimdi bu kum tanelerinin sayısı evrenin büyüklüğünden daha az diyebilir misin?
Saymamışsan bilebilir misin?
Yahut bilebilir misin ne yaşadığımı, kirpiğimin ucunda tellenen dumanın hatırayı ne kadar kanattığını, aklımı vuran her tokmağın gözümü ne kadar kararttığını bilebilir misin? 
Bilemezsin. 
Sen bir avuç kumu bile hiç saymamışsın ki bütün sahile sultanlık edesin. 
Belki vahiye,  " oku" denilse okuyan bir müslüman kadar amadesin. 
Halbuki hiç söylenmeden okuyacak kadar var mı yüreğinin kıyısı sevdalara?
Yoksa o makamı neden meşgul edersin?
Yazmakta mısın vurulan ihtimalleri omzumun üstünden bir haneye? 
Elini korkak alıştırmayasın Ey Kiramen Katibin! Hayat senin gördüğüne. 
Masanın üstünde toplanmayan çay bardakları gibi. 
Öyle güzel yaraşırlar ki birbirine günahlar
Kir pas içinde kenetlidirler 
Kimisinin dibi tutar yaşandığı anda
Oradan kopmamak pahasına öyle sıkı sıkı sarılırlar işte birbirine. 
Bir resmin içinde.

Ç. 
26'10'15 Şile








25 Ekim 2015 Pazar

Parça

O fotoğrafta kadraja son anda giren biri gibiydi " mutluluk" , öylesine tamamlıyordu ki resimdeki acılar birbirini, başka birine yer yoktu. 

Ç. 10'15 ' Şile

23 Ekim 2015 Cuma

Çatı

Hayatınızda birilerinin hızla kapatıp çıkacağı aralıkta kapılar inşaa edin, tokatlara yanak uzatmak gibi cesurca. Kemik kokan tastan bulgur yiyen bir köpeğin şiddeti öğrenmesi gibi.

Ç.
 Öksüzçocuk/Kuruçeşme'10'15