Bir mezarın başında
Ölmüş bir çiçeği suluyordu
Çiçeğe ölümden bozma bir yaşam vaat edilmişti
Çiçek tüm güzelliğiyle ölüler diyarında açıyordu her sabah
Biraz yaşam salıyordu köklerinden
Bir ölüyü okşuyordu parmak uçlarıyla
Ölüden nasıl medet umulur, biliyordu
Ölümün sanıldığı gibi olmadığını biliyordu
Bunu bilmek için, elini toprağın altına sokabilmeliydi insan
Kimse cesaret edemiyordu
Çiçek her gün, toprağıyla konuşup ona yaşamı mı, ölümü mü daha çok sevdiğini soruyordu.
Toprak bilmiyordu bu sorunun cevabını.
Göğsünde hem diriler hem ölüler yatıyordu
Farksızdı ikisi birbirinden onun için
Çiçek biliyordu aslında
Ölüler, umut edeni olmayanlardı
Toprağına dokunulmayanlar
Yaşanmış hikayeler anlatılmayanlar
Başucunda ağlanmayanlar
Duyduğundan artık şüphe edilenler
Umut kesilenlerdi ölüler
Diriler ise, çiçeğe can verenlerdi
İçinde yaşamdan pareler olanlardı
Başucunda beklenen
Zehirli otları koparılanlardı
Toprak bilmiyordu yaşam mıydı mühim olan ölüm mü?
Çiçek biliyordu
Çiçek yaşıyordu çünkü
Bir eli toprağın altında diğeri üstündeydi
Çiçek tanıyordu çünkü
Yaşamı da ölümü de tanıyordu
Çiçek, gelenlere, ölüler diyarından selamlar getiriyordu
Kimse gelmeyince anlatamıyordu
Ona ölümden bozma bir yaşam vaat edilmişti
Kırda ya da ormanda değildi
Mezarlıktaydı
Hep ölümün içinde yaşamı da tanımamıştı
Gelenler bir bir kayboluyordu
Çiçek de soluyordu o vakit
Çiçek de ölüyordu
Yaşamı hiç tanımadığından nasıl ölünür bilmiyordu
Gücü tükeniyordu
Gövdesini taşıyamaz olmuştu
Her günden farklıydı ellerindeki kuruluk
Bugün pek bir şey konuşmuyordu
Güneşe dönmüyor
Rüzgarda salınmıyordu
Çiçek anlamıştı
Bizim ölüm dediğimiz şeye benziyordu bu
Ölüyordu, anlamıştı.
Ç.