Bir yerlerde öfke renkli bulutlar, sessizlik birkaç koldan birleşip afyon etkisinde tınlıyor. Her şey yerli yerinde. Verilen tüm sözler tutulmuş badem çiçeklerince. Ezdiğim toprak , canının yandığından az miktar su kusuyor etrafına. Bir Azize gibi bastırmış berduş arzularını salkımsöğüt; nicedir savuramamış saçlarını...
Hazırlıksızım yine hey hat! Yaz kapıma dayanmış. Yine mazbut ve asil yaşantımla ağırlıyorum bu eşsiz misafirimi evimde. Ona sofralar kuruyorum, ikramlar yapıyorum ve sönük kalıyorum bir yerde. Çiçekliğine yetişemiyorum, umuduna, umuduna.. Güzelliğinin karşısında eriyip gidiyorum, yine sarhoş ve başıbozuk geziyorum parlak yıldızlarının altında. Haşmetinden gözüm kamaşıyor, sakladığım onca hazineyi unutuveriyorum inandıklarım adına. Yaz gelmeden kışı planlayan hesapçı korkularım derin bir uykuya dalıyor. Saçlarının arasından süzülüp gidiyor parmaklarım; asırlara çarpıyor, şimşeklere, şafaklara dokunuyor. Öylesine sürtünerek aşınıyorum mavi koridorlarında gecenin. İncitiyorum zihnimi bile isteye. Kanıyor bir yerlerim. Burnuma kızıllı, yaseminli kokular dadanıyor. Daha da uzaklaşıyorum ayaklarımın yere bastığı fikrinden. Gökyüzü bir tutkal gibi elime koluma yapışıyor; çektikçe uzuyor simgeler. Melamet hırkası omzum boyunca uzanıyor yere, ben bir yüksekten düşmekteyim kimbilir hangi yıldızın rahmine. Varsayımlar, varsayımlar.. Birikip kalleşçe geliyorlar üzerime. Bırakıyorum kendimi, teslim oluyorum. Baharda buralar, yangında kaçan esirler ve delilerle dolu. Kimsenin akıl sağlığından emin olamıyorsun. Düpedüz kontrolsüzce dağılmışız şehrin içine. Günahımızın peşindeyiz hepimiz. Suç oranı artmış, ıhlamur kokularıyla uyuşmuş sokaklarında beyhudeyiz. Ayaküstü laflayıp kokularımız birbirine karışmadan uzaklaşıyoruz. Yüklü vagonlarında sırlar taşıyoruz öğleyin, şehirlere adalet dağıtıyoruz. Suçu biliyor, suçtan koruyoruz. Biliyoruz kiraz çiçeklenmemeli erikten evvel. Habitatın şovalyesiyiz. En çok da şimdi eminiz elimizdeki keskin kılıçtan. Kimi yaşattığımızdan, kimi öldürdüğümüzden. Öldürdüğümüzün bir başka baharda tazelenip topraktan yeniden filizlendiğinden. Hiç eksilmiyoruz bu yüzden, cezamızı yatıp çıkıyoruz. Eklem yerlerimize kırkikindi ağrıları oturuyor. Her semtin fedaisi kendi borusunu öttürüyor. Hareminden bir gün bulut, bir gün güneş sokuyor koynuna. Kimin umrunda düzenli cümleler. Hoyrat bir rüzgarla sana taşınmışım işte. Döllemişim özündeki tohumu. Bir şarkı tutturmuşuz birlikte yan mahalleden duyuyorlar, onlar da katılıyorlar bize. Güneş yanıyor, güneş sönüyor tepemizde. Mavi giyiyor, pembe giyiyor, baştan çıkmışız. Olgunlaştıkça kanıksıyoruz gideceğimiz günden şikayetçi değiliz. Bir meyveye bırakacağız yerimizi irademizle. Karış karış baharız işte. Uçtan uca baharız. Sen ses ver , atlarım en yakın buluta, gelirim yanına.
Bahar geliyor, işte bahar gelmiş bile.
Ç. İst’ 7’4’19