2 Ocak 2016 Cumartesi

Softuoğlu Çıkmazı

Bir gün abime demiştim ki: "İmkanım olsa, oturduğumuz bütün evlere bir defa girer dolaşırdım odalarında." Duvarlarına dokunurdum, hatıralarımı izlerdim, nerde gitarı elime almışım ilk, ilk yazımı nerede yazmışım, ilk dişimi hangi  çatıya atmışım, Havva Teyze , Nilgün Teyze ben yaştaymış bir zaman, yaşanmamış hayatların kanı akardı bir an için damarlarımda belki, belki kapının ağzında " iyi ki yapmışım" derdim. Pencere pervazında ufak tefek yazılar bırakırdım hep, benden sonraki sakinlere kendimden bir şeyler anlatmak gibi, belki benden sonraki nesillere " burada bir uygarlık yaşadı" der gibi tarihe dokunan bir duyarlılıkla,
Bir dakika olsun girebilseydim o evlere keşke. Bir mezarın içine girmek eski evine girmek,  sevgiliden ayrılmaktan zordur benim için. Çalsam kapıyı, müsade istesem deli mi derler acaba diye korkarım tabi. Hiç cesaret edemedim bu yüzden. Ankaradaki öğrenci evimin kapı tokmağından kaç kere geri döndü elim. Yapamadım. Sonra abim : " Benim imkanım olsa hepsini satın alırdım" dedi bir gün. İşte eksik olan şey buydu hikayemde. Bakma konuşamıyor, bir şey diyemiyorlar ama evlerin bir ruhu var. Öyle hissediyorlar ki yaşayanı, yaşantıyı. Ben hayatta da hep böyle yaptım hep iz sürdüm. Geçmiş, hep daha sığınaklı geldi. Bağlanmaktan kaçan tarafım hep bundan. Benim davam, maziyle aslında.

1 yorum:

  1. Şu küçük yazıyla koskoca hayatı sorgulattın, gözleri doldurdun Çağdan.
    Meğer o sokak, benim bile hatıralarımda varmış, geçmişe gittim.

    Sokak küçük, anılar büyük.

    YanıtlaSil