Yine elinde kırmızı çiçekler ve hüzünlerle
Ne de güzel bilirsin misafirlik adabını
Elin boş gitmezsin hani baharların evine
Güneşin elinden şekerini çalarken de naziksin, sana haram yok, bilmem niye?
Doğa senden öğrenmiştir efendiliği
Oturup kalkmaz da hiç sıkmazsın ev sahibi akşamları
Akşamcılarla aynı masada sefa
Bir de selamlarsın uykusuz kırlangıçları
Şakaklarında ağarmış göğün saçları
Yılların birikimiyle muktedir öğütlersin
Doğurganlığın kutsal tadını buluta
Kucağına aldığında damla damla yavruları
Affedecek doğa ana, eli öpülmemiş o bayramları
Gelişinle bir telaş sarar hep küskün aşıkları
Bakışlarında silah bırakan direnişçiler
Kaç öfke teslim olur bilmez kimseler
Aşıklar suskun
Şehir vakur
Geceler uzayacak dile kolay
Erken yorulacak saatler
Kara kıştan önce yüzleşmek isteyecek toprak ve rüzgar
Ve bu adanışa birer kurban gibi yapraklar
Sararıp düşmekteyken korkuyia
Bir de çöpçülerle tanışacaklar
Hesapta yokken hiç
Şarkılar dinleyecekler, küfürler de işitecekler elbet
Aralarında yeniyetmeler olacak, garipseyecekler
"Halbuki salınıyorduk" diyecekler "fosforlu bir yosmalıkla"
"Ne de yakışıyorduk başıboş sabaha"
Onlar da alışacaklar
Kabuğunu değiştirirken doğa
Ve biz kimbilir hala bir öküzün boynuzunda
Ya da dönüyorsak da alevden bir topun etrafında
Kehanetlerimiz topu topu darağacında
Yahut bir mahalle ortasında
Boğularak susacaklar
Hoşgeldin Eylül
Binbir valizle uzun kalacak gibisin
Her elbisen bir telaş bende
Takıların, kokuların nazende
Başımı belaya alacak gibisin
Yine bana " seni doğuracağıma taş doğursaydım" diye sitemler edeceksin.
Sen benim seher yıldızım, püsküllü belam, nasırım, şeytan tırnağım
Sen benim boyumu aşan sularım, donmuş nehirlerimsin
Sen bana yazdan yâdigar
Sen hiç bir ninniyle uyutamadığım yetimimsin
Başını göğsüme koy
Aşık olmak: koklayarak öpmektir
Koklayarak öpeceğim saçından
Bu şarkı bizim şarkımız mı bu çalan?
Hoşgeldin Eylül.
1'9'16