Aşk... Aşk, uyuşturuyor.
Yağmalıyor sersefil. Bitmeyen bir hayata inandıran saadet zincirini boynuna doluyor. O hayatta seni hurilerin ve sayısız güzelliklerin beklediğini anlatıyor; inandıkça daha çok bağlanıyorsun. Bir ayrılığı göğüsleyecek kudrete geldiğinde, ceplerinden çıkardığın acılarla can hıraş giriyorsun bu harbe, yarın hayatının son günü mü? Kimin umrunda! Ölmeyeceksin sen, acın öylesine kalın bir kabuk örmüş ki etrafına ecel bile yaklaşamıyor yanına. İşte sen böyle bir sarhoşlukta bir sonraki mutluluğa kadar lübnen galipsin hayat karşısında.
Ah Aşk, nelere kadirsin. Hathor'un elinden bir simya yahut Afrodit'in başdöndürücülüğünden bir tezahürsün aklımın tıkanmış yuvalarında. Her arafta beni bir simuzer olduğuma inandırıyorsun. Bir intihar timi, bir büyük söz, bir büyük lokma, bozulmuş bir yemin gibi dilimin ucunda her gün bir yasak elma.
İst' 30'12'16
Ç.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder