6 Mart 2017 Pazartesi

İstanbul'da bir sis

İstanbul'da bir sis
Siz, siz değilsiniz
Bakmaktasınız bir camın ardından boşluğa
Ve biraz perdelenince umduklarınız korkarsınız 
Yer gök belirsiz
Bakkalı ne de çok sevdiğinizi anlarsınız, asfalt çizgilerini, yön levhalarını, komşunun kızartma kokan evini ve güvenliğinden şikayet ettiğiniz şehri
Apaçık okşamak ister gözleriniz
Bir kuşun kanadındaki yarayı farkedersiniz
Her pencerede bir bulut şimdi
Her eve biraz şiir girmiş
Hazırlıksız bir misafiri ağırlarcasına zordasınız
Zihni bulanık ve ağır bir misafiri
Sanki gitmesini ister gibi kapıya baktıkça daha çöküyor evin sıcağına
Kapı pencere açık 
Soyunuyorsunuz son pişmanlıklardan
Gören yoksa günah, günah olmaktan çıkıyor
Sadece sesini duyduğunuz bir vapur düdüğü bir tren sesi
Çağıran tüm telaşlar için biraz önsezi
Hem gitsen nafile 
Görmeden vardığını nasıl anlar insan?
Ayak ucundan yukarıya taşan bir bitkinlik
Uykuya çağırıyor bir şeyler
Delili terk ermiş bir parmak izi gibi
Dilinde kolay tövbeler
Günahın ucundan biraz koparıp tamamını yemeyenler
Ah bu korkak sevenler bitmeyen diyetteler
Sokak lambalarıyla birlikte geceyi bekleyen öfkeler
Tarafsızlar
Tutarsızlar
Umutsuzlar ve aşıklar
Hepiniz bir bulutu ağırlamaktasınız bu gece
Evrenin sonsuzluğuyla yüzleşip sakinleşince
Soracağız merak ettiğimiz soruları
Sonra cevabını bekleyeceğiz damla damla
Altında ıslanınca yiten anlamların
Bu savaş da bitecek
Her keder gibi sığınmak için bir tarih isteyecek
Tekrarlanarak unutulmayacak ve kulaktan kulağa yücelecek
Sonraki nesiller bizi bir buluttan dinleyecek
İstanbul'da bir sis
Siz, siz değilsiniz. 

Ç. 
İst' 1'3'17 






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder