2 Şubat 2015 Pazartesi

Eskiden

Hayat, ‘’ daha iyisini bulurum’’ sandığın yanılgıyla geçiyor. Hiçbir zaman daha iyisini bulamazsın. Mesela terk ettiğin sevgilinden daha iyisini, ayrıldığın işinden daha güzelini bulamazsın. Zaten insanoğlu bu kadar muhteşem sistemlerle kurgulanmış bir yaratık da değil.
Öyle olsa, pişmanlık diye bir kavram olmazdı. Yasası bile var.

‘’Pişmanlık ömür boyu’’ Şarkısı da var. Yalnızlık mıydı yoksa o? Zaten ikisi de aynı şey. Pişman olan kişi,önce hazin bir yalnızlığın içine düşer. Bu ikisi birbirini besleyen olgular. Mamafi insan, 
iddiaların, ladeslerin Tanrısıdır. Her türlü kumar melanet insanın icadıdır. Bile bile ladese tutuştuğu mevzulardan hep yenik çıkar. ''Kumarda kaybeden aşkta kazanır'' şeklinde bir iddia ortaya atar,  ama aşkta da kazanamaz. Sonuç olarak kaybetme hali ince ince içine işler. Bu noktada çaresiz insan, sanata soyunur.Yazıp çizmeye başlar. Geç kalınmış entelektüellik, duygusal erozyon sonucu ortaya çıkan bir kültürlenmedir. Böylesi eserler belli bir prototipte yazılır, onları hemen tanırsınız. Potpori yapılabilirler sonra onlardan. 90'larda Coşkun Sabah'ın yaptığı tam olarak buydu. türlü çeşitli duygulara tercüman oluyordu uduyla. Ud, yalnızlıkla en kolay uyum sağlayabilen enstrüman. Udla anlatılacak duygu perdesi çok geniş.

Coşkun Sabah'ın ''İspanyola'' şarkısı vardı hatırlayanlarınız vardır. Buradaki İspanyola kimdir?
Maria ve İspanyola aynı kadın mıdır, bu dizelerde anlatılmak istenen tam olarak nedir? Bunu yıllarca kavrayamadığımdan ''İspanyola da'' bir çocukluk travması olarak kalmıştır. Bir de Coşkun Sabah'ın modern zamana yenik düşen, mutasyon geçiren o udu. Her şey bir yana o ud bir yana.

''Unutulmaya yüz tutmuş şarkılar'' diye bir kolaj yapmışlar youtube'da. Dinleyince daha iyi anladım ki şarkıların da daha iyisi gelmemiş. 

Teşekkürler Yiğit Özgür'e


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder