23 Nisan 2014 Çarşamba

Kaos Düzeneği

Beyin, neyi nasıl düşüneceğiniz konusunda kolayca şekillendirebileceğiniz bir meditasyon alanıdır. Önemli olan konsantre olunan kelimeler ile konsantrasyon alanının dışında kalan uyaranlar arasındaki dengeyi korumaktır. Zor olan beyni istendiği ölçüde figüre etmek değil, uyaranlardan sıyrılabilmektir. Konsantre olabilmek için başvurduğumuz türlü çeşitli yöntemlerin çoğu, konsantre olmak için değil; ertelemek içindir. Bu bazen bir sorunu ertelemek ile hazzı ertelemek arası gidip gelir. Yöntem farklı olsa da içerik aynıdır; ikisinde de endişe : ‘’Nihayet’’ endişesidir.Bazen sahip olunanı kaybetmekten, bazen sahip olmaktan korkarsınız. Farkında olmasak da ‘’Sahip olmak, Tanrıya ait taşıdığımız tek vasıftır; sahip olmak zordur.

Şans denilen şey; onunla henüz tanışmamak ya da tanıştığın anki hazırbulunuşluk düzeyi ile açıklanabilir. Hiç beklenmeyen anda gelen büyük ikramiyeler ya da piyangolar ya da aşkların ardından gelen delirmelerin sebebi de budur. Bir insan için, tam anlamıyla hazır olmak diye bir şey yoktur. Bir şarkı yazarsınız ve iyi olup olmadığına karar verirsiniz. Bir şiir için ya da bir roman için de bu böyledir. Yolda alınan kararlar yanlış ve risklidir. Yolda alınan kararlar beyninizi yönlendiriş biçiminizdir. Sürece etki eder ; ama sonucu asla değiştirmez. Finali görmenin tek yolu oraya yürümekten ya da zamanda yolculuk yapmaktan geçer.

Bir düşünelim sadece beynimizi yönlendirdiğimiz  algılayış biçimleriyle, gerçeği nasıl ve ne ölçüde etkiledik? Sadece inandığımız bileşenler ile bütün denklemi  çözdüğümüzü varsaydık.Bir sonraki  levela geçtik;orada bir şeyler hep ters gitti ve sağlama aldığımızda sonuç ;problemin kendisini vermedi.  Kaç kez..? 

Bir durum, nasıl düşünmek isterseniz o ölçüde yön değiştirir; sonuçta bizler, inanmak istediğimize inanırız ve artık gerçek gözümüzün önündeki silüetten ibarettir. Yanlış anlamaların çoğu ; istendik bir meditasyon tekniğinden başka bir şey değildir.


Sonuca gelince…Sonuç, kelebek etkisiyle yaşanmış ya da yaşanmamış olarak ait olduğu gerçek zamanda  var olmaya devam eder.Hayatın geri kalanında yaşanan acı ya da mutluluk türevi tüm duyguların kabulleniliş eşiği buradan gelir. Hiç kaybolmamış ‘’diğer son’’un varlığından haberdar olmak,hayatına devam etmeyi güçleştirir. İşte bu noktada,beynin meditasyonu devreye girer ve huzurlu hissedebileceği bir gerçekliğe inanır hayatına devam edebilmek adına. Olayların akışı, beynin kontrolü altına girer.Bu aşamada kişi mutludur çünkü salgıladığı hormon onun bir süre bu halüsinasyonda kalmasını sağlar.Hormon seviyesi giderek düştüğünde, süreç tamamlanmış  olur. Artık olduğu yer finalle karşılaştığı yerdir.
Baktığında şunu farkeder: ‘’Son, asla değişmemiştir.’’

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder