29 Mart 2015 Pazar

Şimâl

Yapımda ve yayında emeği geçen tüm sarhoşluklara teşekkürler. Ne de güzel anladılar halimden ve bir bayram sabahı gibi şimdi kafamın içi. Tarifsiz bir telaş. Eksik etek, alaycı şarkı, elmalı şeker. 

Denizin dibinde görünen irili ufaklı taşlar. 
Ağırlığınca batan güneş, arınınca düşünceden tüy gibi. Hafif olanı yüzdürüyor kucağında deniz, ölüler batmazlar bu yüzden. Benim mesafem, seninkine uzak. Baktığında bir gök cismi kadar ufak, yıldız tozu, şehir gürültüsü.
Ekran parlak. 
Ya bir söz? Işığın hızında, aslanın ağzında, okun ucunda. Mesafeyi alt eden, bilimi şaşırtan tesirle dilinden kopan gök taşı, bana ulaştığında adı neden " felaket" oluyor? 


12 Mart 2015 Perşembe

Şehir'96

Mucizelere ve maceralara sürükleyen şey aynı aslında. Düşünsene: "Görmen bir daha imkansız! " dediklerini. Kader ya da kaide. Dağ gibi mazeretle eğilip önünde bu hendekten " atla" dediklerini. İşte o zaman ya deli olursun ya deli. Macerayla mucizeye atılan kişi aynıdır bu yüzden. İkisi de biraz delidir. Toplumca deli'leştirilirler. Bir mucizenin peşinden giden insanı, sağlıklı insandan ayırt etmenin en kolay yolu 'onu kategorize etmektir ' Sağlıklı insan kaide insanıdır; O, " normal eğrisinin" tabanını oluşturur. 

Bir düzenin içine doğuyoruz. Sakındığımız merhametin eteklerine öfkeler inşaa ediliyor bir hecede, gecekondudan hallice.  Fikrini biraz kırmaya yanaşmayan zihinlerce vurulup öldürülüyoruz. 

Bir saniye, bir saniyedir. Ne hayatlar biter ve ne hayatlar kurtulur. Affet. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşadığımız her gün içimizde yetiştiğini sandığımız sağlıklı birey deliriyor biraz daha ve biraz daha. Toplumsal bir zehirlenme bu. Başkalarının doğrusunu yaşamak,asıl ıskalamak olan hayatı. Çoğunluğun istikametine doğru gidip vardığın noktaya " kader" demek bir aldatmaca. Herkes saatlerini birbirine ayarlamış sadece. Bu yüzden aynı anda hata yaparak, birbiriyle ilişkili sonuçlara " kader" diyoruz. Bu sadece saçma bir eşzamanlılık. Şuursuz bir sürü psikolojisi. 

Tut ki bir gece uyuyakalmışsın, mahkum kaçıp gitmiş, aklında zincire vurduğun yerden. Affet.  Azad et. 

Yanlış yerde yanlış zaman
Bunlar hep aldatmaca
Bunu artık anla

Ç. 



11 Mart 2015 Çarşamba

Mart'ı

Bu dünya fazla vicdanlı insanlar için yanlış yer. Doya doya acı bile çektirmiyorlar insana. Hep başkalarının " daha kötü durumlarına" bakıp iyileşmeye çalışmışız. İyileşmemiz için şartlar iyileşmemiş, biz tevekkül etmişiz. Her birimizin acısı bir basamak alttakine ışık tutmuş; karanlıkta yolumuzu böyle bulmuşuz. Bazen dünyada niye bu kadar çok insan var ve nasıl oluyor da kimse birbirini tanımıyor diye düşünürdüm. İşte bu yüzden sanırım. Bizler başkalarını iyileştiriyoruz. Hepimiz garip bir şekilde birbirimizden sorumluyuz. Doya doya acımızı çekemiyoruz öyle. O acının yarısı mutlaka " benden kötüsü yok" diyen adamın içine su serpiyor. İnsanlar arasında böyle tuhaf moleküler bağlar var işte. 

Bu gece bir sebepten gözlerim yaşardı inceden. Aynı anda televizyonda bir haber: "Medyanın kullandığı iki helikopter havada çarpışmış" Hadi buyur. Ağla şimdi ağlayabilirsen. Bir gözyaşını daha böylelikle erteledik. Kısmet bir dahakine artık. 

Ç. 

10 Mart 2015 Salı

#

Biten aşkın peşinde debelenen o Çaresiz de bir Nekrofili değil mi?

6 Mart 2015 Cuma

Mart

Ya haklıysa şarkılar, ya sesi kesilince de devam ederse içindeki
Acı. O zaman ne olacak? Bu acıyı bastırmak için hangi sesi kısacaksın? Kendi nefesini mi? Sana en yakın olan, ensendeki soluğu mu keseceksin?