29 Mart 2015 Pazar

Şimâl

Yapımda ve yayında emeği geçen tüm sarhoşluklara teşekkürler. Ne de güzel anladılar halimden ve bir bayram sabahı gibi şimdi kafamın içi. Tarifsiz bir telaş. Eksik etek, alaycı şarkı, elmalı şeker. 

Denizin dibinde görünen irili ufaklı taşlar. 
Ağırlığınca batan güneş, arınınca düşünceden tüy gibi. Hafif olanı yüzdürüyor kucağında deniz, ölüler batmazlar bu yüzden. Benim mesafem, seninkine uzak. Baktığında bir gök cismi kadar ufak, yıldız tozu, şehir gürültüsü.
Ekran parlak. 
Ya bir söz? Işığın hızında, aslanın ağzında, okun ucunda. Mesafeyi alt eden, bilimi şaşırtan tesirle dilinden kopan gök taşı, bana ulaştığında adı neden " felaket" oluyor? 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder