Denizin dibinde görünen irili ufaklı taşlar.
Ağırlığınca batan güneş, arınınca düşünceden tüy gibi. Hafif olanı yüzdürüyor kucağında deniz, ölüler batmazlar bu yüzden. Benim mesafem, seninkine uzak. Baktığında bir gök cismi kadar ufak, yıldız tozu, şehir gürültüsü.
Ekran parlak.
Ya bir söz? Işığın hızında, aslanın ağzında, okun ucunda. Mesafeyi alt eden, bilimi şaşırtan tesirle dilinden kopan gök taşı, bana ulaştığında adı neden " felaket" oluyor?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder