26 Mayıs 2014 Pazartesi

İnsan & Kargaşa

Bu hayatta iyi bildiğim belki de tek şey: Kargaşanın , insanın oyalanması için Tanrı tarafından, yeryüzüne fırlatılmış bir oyuncak olduğudur. 

Tanrılar Çıldırmış Olmalı'da kullanılan " Coco Cola" şişe metaforu kargaşanın ta kendisidir. Yerliler, bu şişenin Tanrı tarafından gönderildiğine inanırlar; bu doğrudur aslında.  Kavgasını verdiğimiz şey bir "şişe'den" ibaret. Hayat da gökyüzünden yeryüzüne fırlatılmış bir oyuncağın savaşına çok kaptırdığımız bir oyun.  

Oyunlarda karakterlerin en az üç canı olur. İnsan için bu sayı sadece bir. Onu da kaybetmemek için  birilerinin koyduğu kurallara sadık kalmaya mecbur oluyoruz. Bazılarının ardından " pisi pisine öldü" diyoruz. Kolay ölümü çağrıştırıyor bazı sonlar. Başka nasıl ölebilirdi ki?Sonuçta bu bir oyun. 

Gaz fişeğiyle ölmek, karbonmonoksit gazıyla ölmek, ibadethanede ölmek, dayakla ölmek gibi durumlar, normal hayatın içinde rastlanması mümkün olmayan şeyler. Son bir yıldır ülke sokakları World of Tanks gibi savaş oyunlarının grafiklerini andırıyor. Olağan patlamalar, kanıksanmış çatışmalar ve bir de doğal karşılanan ucuz ölümler var. Bu atmosferin, üçüncü sınıf bir savaş oyunundan ne farkı var..?

İnsanlar, oyun karakterleri gibi saçmasapan ölüyorlar ve bir monitörün ardından izliyor; ölene üzülmek yerine savaşa devam ediyoruz zafer aşkıyla.
 Bu , oyun değil de ne?


Kişisel gelişim ve mutlu hayatın sırları üzerine yazılan makalelerdeki hayat bu mu sahiden? Bu yazarların ivedilikle ctrl+shift+c gibi hamle kodlarının tüyolarını vermeleri toplum için daha faydalı bir yönerge olur. Hiç değilse insanlar, hayatta kalabilirler. 

Medya ve teknoloji ise; savaşın sürekliliğini sağlayan rezervleri bünyesinde barındırır. Savaşın seyrine göre bu kaynaklar yer ve yön değiştirebilir. Medyanın ittifakı daima güçlüden yanadır.
Kitle iletişim için, en önemli silah olarak :"insanın istediğine inanması gerçeğini" kullanır. Kolay ve ucuz bir yöntemdir. 
Aslına bakılırsa, Günümüz Türkiye'sinde ,ayağımıza kadar gelen savaş hizmetleriyle,artık herkes bir savaş muhabiri " sosyal medya yazarları bile"..

Asimov'un çok sevdiğim bir romanı vardır: "I Robot". Romandan uyarlanarak filmi de çekilmişti. Sonunda, kendi yarattıkları robotlar, insanları himayelerine alırlar ve artık yeryüzünün egemen gücü belirsizdir.Robotlar ve insanlar arasında bir savaş başlar ; lakin bu savaşın galibi olmayacaktır. Asimov bu romanı yazdığında televizyon bilinmiyordu, bilgisayar ve internet ise yoktu. Görünüşe bakılırsa oyun vardı. Sadece hayatla birleşmek için teknolojiyi bekliyordu. 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder