14 Mayıs 2014 Çarşamba

Kömür

Bildiğin gün, bittiğin gündü. 
Vakti uzatman yangını büyüttü. 
Ve her kim yaşamın tadına varamadan ölürse ardında kalanlar da varmış olmayacak.
Ölüm, ölen farkına varmadan, birilerince ona yakıştırılmamış olacak.  
Hep daha uzun daha güzel ömürler biçilecek gidene cümlelerde. 
En güzel hayatlar tasarlanacak bu gidişin ardından. 
Ölüm, basit , sıradan ve olağan rastlantıların bileşkesi olacak
Doğumdan farksız; bilinçsiz. 
Hissiz. 
Nereye geldiğini bilmediğin bir yabancı atmosfer. 
Ürkütücü, karanlık ya da fazla aydınlık. 
Dualar, temenniler, törenler...
Her şey aynı. 
Bir alamet, savunmasız. 

Gittiğin yerler nasıldır bilmem
Bir adalet var mı sahiden
Kimlerle tesadüf edip günah kardeşi olacağım
Kaç hatrın suyunu içeceğim kutsanmış bir  çeşmeden
Anlat, nasıl oralar..
Bir mektup yazsan kaç günde ulaşır elime?
Doyamadın mı her gün lanet ettiğin yaşama?
Ya da karanlığa aşina mısın nasılsa
Ölüm yabancısı olduğun şey değil mi yoksa?
Yerin yedi kat dibi, bir nevi cehennem mi?
Her gün cehennemi tadıyormuşsun oysa
Zaten hep biraz ölüymüşsün..
Ölmeden evvel sorulmamış sana, karanlıkla alacakaranlık arasındaki fark
Senin için günışığı bir felaketti belki de
Günışığı bir davetsiz misafir gibi
Yapay oksijen,seni bir tüpün içinde esir alan engizisyon takviyesi
Her şey güzel
Her şey işlenmiş aslında
Bir maden gibi işlenmiş
Bir kusuruna bakar
Sen de bir kusur işlesen
Kusursuz olur o zaman
O zaman ölürsün
Biz ağlarız
Sen ölürsün
Her ölü gibi ölürsün
Biz de diri gibi ağlarız ardından
Ağlar sonra unuturuz
Yaşam ölüm kadar masum değil
Sadece giden gider
Sadece giden bilir
Bildiği gün, bittiği gündür
Ölüm, ölen için hayatta bir daha tekrarı olmayan bişeydir. 

Ç. 
May'14


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder