Atmosferden habersizdi; bizler boşluğu dolduran diğer nesneler gibiydik ve ancak bir mekana diğer nesnelerle ahenk içinde sığdığımızda bir anlam ifade ediyorduk. Bizi, diğer canlılardan ayıran temel bir sebep yoktu, sadece tesadüfen insandık işte. Tevekkül ediyordu yaşama. Kanaatkarlığı, alçakgönüllülüğünden değil, sorgulamayışındandı. Felsefe; Tanrıya bir başkaldırış, sukuneti bozan hemen her şey bir isyandı. Barışın sadece Savaşın içinde olduğunu düşünüyordu. Tüm canlıların, insana hizmet etmek için yeryüzüne gelmiş birer asker olduğunu savunuyordu. Kimseye sürtünmedikçe bir kıvılcım çıkacağına inanmıyor ; yalnızlığın Tanrıya mahsus olduğunu düşünüyordu. Bizler ancak birer domino taşı gibi birbirimize yaslanarak harekete geçebiliyorduk. Sigara yakıyordu; herkes yaktığı için yakar gibi bir hali vardı. Komik cümleler kuruyor ve etrafındaki insanları güldürüyordu besbelli. Paranın iyi bir şey olduğunu düşünüyordu. Çok konuşuyordu, kendinden bahsetmeyi seviyordu. Dinlenmediği konusunda bir fikri de yoktu. Herkes gibi anlatmak için azami derecede kaygı taşıyor ; anlatmanın sadece kişisel cevherleri fatkettirmek için bir araç olduğunu sanıyordu. Konuşmak, anlatmaktı; paylaşmak değil. Susmak, uzaklaşmaktı sonra; susmanın kadife dilinden habersizdi. Hızlı hızlı yemek yiyor, doymak istiyordu belli ki. Hemen her hazza doymak ve yarın ölecekmişçesine hazmetmek çarçabuk doygunlukları. Ertelemenin plansızların işi olduğunu düşünüyordu ve " başka baharlar" başıboşların müşkülüydü. Sahip olamamanın tek nedeni ; yetersizliklerdi. İmkansızlığı tanımıyordu hiç. "İmkansızlık sınırları zorladığında yüzleştiğin bir kör kuyuydu; sınırları zorlamamıştı hiç. Gülüşü çirkindi. Dudakları sözlerine hizmet ediyor gibiydi. Beyni ondan konuşmasını istediğinde konuşuyor, gülmesini istediğinde gülüyordu. Yüzünde bir harita vardı, yolları, ovaları kolayca bulabildiğin bir harita; kaybolman olanaksızdı. Orada ailesi vardı, dostları, ufak hayalleri.. Her cepheden görünüyordu her biri. Kuytuları yoktu lakin, korkuları da. Korktuğu şeyleri kovar gibiydi hayatından zaten fiyakalı bir korku da yaşamamıştı sanki. Benzemiyordu Ona hiç. Gözleri en çok benzemiyordu ve parmakları. Mercekle bakıldığında dokusu da. Benzemiyordu kimse, anlamıştı. Herkes, biraz herkese benzerdi. Herkeste bir miktar herkesten vardı. Ondan kimsede yoktu, anlamıştı.
Dallarından bir taze kiraz koparmak istemişti ve öyle kırmızı. Eliyle kavradığıysa bir tuhaf sızı. Avuçlarını açtı, kiraz değil kandı damlayan.Bir sorun vardı anlamıştı.
Ya kiraz değildi ya henüz Yaz.
Ç.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder